Bir Gence Verilen Öğüt
Ankara:19 C. Evvel 1427
15 Haziran 2006 بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
Bismillahirrahmanirrahim
الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Elhamdülillahirabbilalemin
Esselatü vesselamü aleyke Ya Rasulallah, Esselatü vesselamü aleyke Ya Habiballah, Esselatü vesselamü aleyke Ya Seyyiden Evveline Vel Ahirin, Esselatü vesselamü aleyke Ya Sahibel Kur’an, Esselatü vesselamü aleyke Ya Hılkatin Sebebi Sultan-ı Enbiya… Âmin. Ya Rabbel Âlemin.
Peygamberimiz Aleyhisselâm Efendimiz buyururlar ki:
Ümmetimin üzerine öyle bir zaman gelir ki, beş şeyi severler, beş şeyi unuturlar:
1- Dünyayı severler, ahireti unuturlar,
2- Malı-mülkü severler, sonunda hesap vereceklerini unuturlar,
3- Halkı severler, Hakk’ı ( Allah’ı ) unuturlar.
4- Günah işlerler, kötü huylarını iyi huya çevirmeyi ve tevbe etmeyi unuturlar,
5- Saraylarda, köşklerde yaşamayı severler, kabri unuturlar.
AKLISELİM SAHİBİ İNSANA ÖĞÜT
Ey insan! Gençliğin, mevkiin, rütbe ve makamın ve varidatın seni aldatmasın. Nice insanlar vardır ki, tevbeyi geciktirir; kötü huylarını iyi huylara çevirmek için gayret etmez, uzun emellere dalar, mutlaka gelecek olan ölümü unutup, kendi kendine şöyle der:
“ YARIN- ÖBÜRGÜN TEVBE EDER, KÖTÜ HUYLARIMDAN VE KÖTÜ ALIŞKANLIKLARIMDAN VAZGEÇERİM… ”
Fakat o böylece gaflet içinde oyalanırken ansızın ölüm meleği geliverir ve insan kendini mezar çukurunda bulur. Artık orada ne mal, ne evlat, ne ana-baba, ne hizmetçi ve ne de dünya dostları O’na fayda vermez ve zaten veremez. Nitekim Allahu Teala, şöyle buyurmuştur:
“ O GÜNDE Kİ NE MAL FAYDA VERİR, NE DE OĞULLAR. MEĞERKİ ALLAH’A TAMAMEN SALİM BİR KALB İLE GELENLER OLA… ” ( Şüara süresi, Ayet: 88 ve 89 )
Allah’ım, bizlere, ölmeden önce hakiki manada NASUH TEVBE etmek ve kötü huylarımızı terk etmek nasip eyle. Bizleri gafletten uyandır. Sadatların ( K. S. ) hatır-ı şeriflerine, bizlere KALBİ VE FİİLİ edebi öğret ve yaşat… Ve yine dostların olan Sadatların ( K. S. ) hatır-ı şeriflerine, Kâinatın Seyyidi, Sultanı, Peygamberlerin peygamberi, Peygamberlerin ufku, Rasullerin en büyüğü ve hayırlısı Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa ( S. A. V. ) Efendimizin şefaatine nail olabilmemize vesile olacak; Kâmil İman, İlimli Salih Amel, Güzel Ahlak, İHLÂS, MUHABBET ve TESLİMİYET’in hemen paralelinde her zaman ve her yerde KALBEN, KAVLEN ve FİİLEN ADAB-a riayeti öğret ve yaşat. Âmin.
Hazret-i Ömer (R.anh.) buyurdular ki:
“ÖNCE EDEBİ SONRA İLMİ ÖĞRENİNİZ.”
Yine buyurdular ki:
“Bana, öncekilerin ve sonrakilerin ilmine vakıf bir kimse vardır dense ve methedilse, onunla görüşmediğime esef etmem. Fakat EDEBE RİAYET EDEN bir kimseyi duysam, onunla görüşmeyi arzu ederim. Onunla görüşmediğime, görüşemediğime üzülür ve esef ederim.”
DİN EDEBDİR. Edepli olan kurtulmuştur. Edebsiz İslam’dan uzaktadır. Edebe bürünüp, edebsizliğinden kurtulduğu zaman, müslüman kardeş kabul edilir. Mademki, DİN EDEBDİR denilmiş. O halde EDEBLİ OLMAK, OLABİLMEK İÇİN, Allahu Teâla’nın, Rasulullah’ ( S. A. V. )ın ve Din Büyükleri olan Sadatların ( K. S. ) sözlerini, ya’ni konu ile ilgili kesinlik arzeden emri şeriflerini dinlemek ve emirlerine uymak lazımdır. Ehlince bilindiği gibi, SÖZ DİNLEMEK İSE EDEBDEN ÖNCE GELİR…
Sadatın ( K.S ) yolu sevgi ve muhabbet üzerine kurulmuştur. Bu yolun müntesipleri arasına katılan her insan yeter ki inkâr etmesin büyüklerin sohbetlerinden yararlanır. Onların himmetiyle cehennem ehli olmaktan kurtulur. İnsanın hiçbir kârı olmasa bile, bu sohbet meclislerinde bulunması ona yeter. Zira hadis-i şerifte, “ Kişi sevdiğiyle beraberdir ” buyrulur. Gavs-ı Hizani der ki: “ Seven sevilir ve yolumuzda sayılır. ” Bakınız!… Kıyamet günü bir kişi getirilir. Bakılır ki amel defteri bomboştur. Kurtuluşa sebeb olacak hayırlı bir ameli yoktur. Adama, “ Hiç mi hayırlı amel işlemedin? ” denilir. Adam, “ Bir gün bir yerde oturuyordum. Baktım ki üzerime bir gölge düştü. Bu gölgenin sahibi gönül ehli bir Allah dostuydu! ” der ve boynunu büker. O kişi. Bunun üzerine affedilir.
Abdurrahman-ı Tahi ( K.S )
A’dan Z’ye her zaman her yerde ADAB’A riayetle..
Edep; Allah’a karşı isyanı terk edip, Allahu Teâla’nın emirlerini yapmak ve yasaklarından sakınmak ve dolayısıyla Peygamber (s.a.v.) Efendimizin sünnetine sarılmak. Bunları gerçekleştirebilmek için de Allahu Teala’nın büyük dostunu bulup O’na uymaya çalışmak . Azimet caddesinde bulunanlardan hakikate ulaşamamalarının tek sebebi adaba riayet etmemeleridir. Sadat-ı Kiram (k.s.) adaba riayet etmeyenlerden himmet ve tasarrufatı keserler.
Sünneti ihya edip, bid’atları terk ederek temizlenmek ve istenilen düzeyde yaratanımızı zikredebilmek, diğer bir ifade ile günahları terk edip ihlâs üzere emir ve hükümleri yaparak Allahü Teâla’ya müteveccih olabilme şerefiyle zinetlenebilmek için NASUH TEVBE yapıp, tevbe adabını uygulamak zarureti vardır.
İŞ BUDUR, GAYRİSİ HİÇTİR. Vesselâm-Velikram-Vedduâ
NOT: Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerle SEMERKAND yayınlarından istifade edilmiştir.
Lütfen, bize de dua ediniz. Teşekkürler.
Ali Haydar ÖZTÜRK